Kanun Hükmünde Kararname ile işlerine son verilen kamu emekçileri Karşıyaka Çarşı girişinde 214. hafta oturma eylemini yaptı. Açıklamayı Eğitimsen 2 No’lu Şube Başkanı Veysel Beyazadam yaptı.
Açıklama şöyle;
“Yine yeni bir takvim ayına insan yaşamının ve emeğinin en yüce değer olduğunu bilen medeni toplumlara hasret bir biçimde giriyoruz maalesef. Dünya üzerinde vatandaşların birbiriyle barışık olduğu kimi ülkelerde bireysel silahlanmanın tamamen yasaklanması konuşulurken payımıza düşen savaş naralarının yüceltilmesi oluyor. Bilimsel çalışmaların gurur kaynağı olduğu ve dünyaca ünlü dergilerde bilim insanlarının fotoğrafları boy gösterirken payımıza düşen caddeleri dolduran şeriat heveslilerinin gövde gösterisi oluyor. Kent kültürü içerisinde insanları eğlendiren cambazların ve sokak sanatçılarının olduğu dingin meydanları başkaca ülkelerde seyrederken payımıza düşen ve içimizi yakan görüntü İstanbul’un göbeğinde bedenini ateşe veren dert sahibi bir genç oluyor. Bir tutam güneşe hasret birçok ülkede insanlar güneşin besleyiciliğine koşarken payımıza düşen kadının dışarda spor yapmasına bile tahammül edemeyen gerici yöneticiler oluyor. Toplumsal uyum ve hoşgörü çalışmaları medeni ülkelerin derdi iken yöneticilerimizin elinden gelen ırkçı tutum ve davranışlar oluyor. Elin derdi çoluk çocuğu umut diye büyütüp ülkesini kalkındırmakken bizde tek adamların kışkırtmasıyla Berkin’ler, Ali İsmail’ler sokaklarda katlediliyor. Ama nafile bitmedi, bitmeyecek bu kavga yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
İktidarın darbe fırsatçılığı yaparak hukuksuz bir şekilde gerçekleştirdiği ihraçlar, sendikal mücadele açısından en dinamik kesim olan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu üyelerini hedef aldı. 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden yaklaşık altı yıl geçmiş olmasına rağmen, hukuksuz ihraçlar konusunda bir arpa boyu yol alınamamıştır. Yapılmak istenenin ihraç arkadaşlarımızı yaşamdan da ihraç etmektir, bunun farkındayız. Darbeci zihniyetin asıl hedefi, kuşkusuz kurum olarak sadece sendikalarımız değil, savunduğumuz tüm demokratik ilke ve değerlerdir. İhraç olan her bir arkadaşımız toplumsal yararı önceleyen, insan yaşamını önceleyen, çevre ve doğayı koruyan, kadının yaşamdaki varlığına ve mücadelesine güç katan, barışı ve özgür bir yaşamı önüne koyan tutum ve davranışların içerisinde olmuşlardır. Kamu emekçisi olarak kıymet görmesi gereken arkadaşlarımızın işlerinden ihraç edilmesi kabul edilemez. Yaşamın her alanında kendisine mutlak itaat isteyen ve bunun için her fırsatı kullananlar, gücünü tarihten alan sendikalarımızın üyeleriyle dayanışmasından geriş bırakamayacaktır. OHAL hukukunu kendilerine dayanak yapanlar suç işlemektedirler. Yaptıklarının bedelini hukuk karşısında mutlaka ödeyeceklerdir.
Avrupa Birliği’nin talebiyle oluşturulan OHAL Komisyonu’nun bugüne kadarki pratiğine baktığımızda ilaveten bir ceza mekanizmasının uygulandığını görüyoruz. Kuruluşunun üzerinden onca zaman geçmişken bizce meşru olmayan incelemelerinde arkadaşlarımızın dosyaları adeta sümenaltı edilmiştir. Son demlerini yaşadıklarının bilincinde olmuş olacaklar ki adeta kaplumbağa hızında çalışmaktalar. Evrensel hukuk normları içerisinde önemli bir yere sahip olan “makul süre” ilkesini bile yerle bir edercesine ihraç arkadaşlarımızın üzerinde büyük bir psikolojik yıkım amaçlanıyor, farkındayız. Kimi zaman bu büyük yıkımı kaldırmaktan yorulan arkadaşlarımızın yaşamlarına son vermelerinden sorumlusunuz, bilesiniz. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu üyeleri olarak; her türlü tehdit, baskı ve yasaklara rağmen sürdürdüğümüz onurlu yürüyüşümüzde bizlere rehber olan ilke ve değerlerimizi her koşulda savunmaya devam edeceğiz. Sadece bugüne değil yarını ve yarınlarımızı var edecek olan çocuklarımıza da sözümüz var. Onlara onurlu bir gelecek bırakacağız.
Buradan iktidara diyoruz ki; sizlerden beklenen toplumu ayrıştıran değil bütünleştiren olmanızdır. Yoksulu vergi yükü altında ezen değil ekmeğini kazanacak iş imkanı sağlamanızdır. Paranın değerini değil yoksulluğu sıfırlamanızdır. Zor araçlarını kullanarak değil hukukla yönetmenizdir. OHAL komisyonunu derhal lağvedip arkadaşlarımızı işlerine iade etmenizdir. Aksi halde meşru mücadelemizden gelen haklarımızla bu alanlarda olmaya ve direnmeye devam edeceğiz. Öyle veya böyle bugünü güzel günlere kavuşturacağız. Hukuksuzluğunuzla anılacaksınız, geleceğin tertemiz sayfalarında biz olacağız.”